Öğrenci Filmleri

Gecen hafta 14. Adana Altın Koza film Festivali Öğrenci Filmleri Yarışmasında ön jürilik yaptım. Normalde bu tür jürilik meselelerinden uzak duruyorum ama Hilmi Etikan çağırınca sakınca görmedim.

Toplam 120 kadar film izledik. Görüyorum ki öğrenci filmlerinde aynı hatalar sürüp gidiyor. Naçizane öneriler ve yorumlar yapayım dedim. Filmlere tek tek değinmem olanaksız ama geneli için şunları düşünüyorum:

1 – Herkesin söylediği ve kimsenin dinlemediği klasik cümleyi edeyim: Filmler çok uzun! 29 dakika uzunluğunda bir sürü film vardı. Yanlış anlaşılmasın bir filmin 29 dakika sürmesine karşı değilim ama bu filmleri yapan arkadaşlara şunu samimi olarak sormak isterim: 29 dakika boyunca anlatacak bir şeyiniz var mı gerçekten? Bu filmlere bakıyorum benim elime gelse kurgucu olarak 20 dakikasını rahatlıkla atabilirim. Öğrenci arkadaşlara sesleniyorum: LÜTFEN FİLMİNİZİ KESİN! Kesmek ayıp bir şey değil. Her karenin hesabını yapmanız gerekir. Eğer attığınızda filminizden bir şey eksilmiyorsa işe yaramıyor demektir. Filminizi bu işlerle ilgisiz insanlara da izletin ve yorum alın. Sıkılıyorlarsa bir hata var demektir. Hayır ?sıkıcı? olmak bir başarı değil ve evet ben de zamanında ?sıkıcı? filmler yaptım! Bunu hatırlatmanıza gerek yok 🙂 1992’de ben de kendimi Tarkovski sanıyor ve uzun uzun planlar çekmeye bayılıyordum.

2 – İkinci büyük sorun genelde filmlerin tempolarının çok düşük olması. Yukarıda bahsettiğim ?uzunluk? tek başına sorun değil. Film vardır gerçekten uzun olması gerekir ama hem uzun hem de tempo düşükse zor izleniyor. Tabi ki bazı filmlerin de öyküleri gereği tempoları düşük olmalıdır. Ama gördüğüm örneklerde bu yok. Nedeni belirsiz bir tempo düşüklüğü var sadece.

3 – Filminizin ilk 1-2 dakikası çok önemli. Bu süre dolana kadar jüriler (ve tabi seyirciler) ilk izlenimi edinmiş oluyorlar. Bu yarışma için izlediğimiz bir filmde jenerik 5 dk. 36 sn. sonra giriyordu. İnsaf diyorum!

4 – TV dizisi veya TV filmi gibi filmler hala çok yaygın. Yıllardır aynı şeyi söyleyip duruyoruz: Kısa film yapıyorsunuz: Kanal X yöneticilerinin beğenileri düzeyinde iş yapmak zorunda değilsiniz. O tür işleri zaten ileride sektörde bol bol yapacaksınız. Farklı ama kusurları olan bir film kusursuz ama yeni hiç bir şey söylemeyen filmden çok daha değerli bence. Yeni bir şey söyleyebileceğiniz tek konum da öğrencilik aslına bakılırsa. Bu fırsatın heba edilmesi çok üzücü.

5- Canlandırma alanında teknik olarak başarılı işler var ama anlatım sorunları çok yoğun. Filmlerin ne anlattığını anlamak gerçekten çok zor. Bir de hazır 3B modellerle yapılmış animasyonlar var ki bunları ayrı bir kategoride değerlendirmek gerek.

6- Müzik konusunda inanilmaz bir kayıtsızlık söz konusu: İzin almadan piyasadaki CD ve mp3 lerden filminize müzik koyamazsınız, koymamalısınız ve koymayınız! Öğrenci işinde bile olsa bu yasal değil.

7 – Teknik olarak belirli bir düzelme var ve bu sevindirici. Ancak estetik olarak eksikler çok. Seçilen mekanlar, oyuncuların üst başları, evler, ışıklar?¦ Çoğu filmde büyük bir özensizlik hakim. Tabi ki profesyonel ekip tutun demiyorum ama her çektiğiniz plana özenmeniz gerekir diyorum.

8 – Deneysel kategoride katılan çoğu film deneysel değildi. Sanırım bu konuda da bir kafa karışıklığı söz konusu.

PS: Burada yazdıklarım benim kişisel görüşlerimdir, jürinin veya organizatörlerin değil. Dolayısıyla eleme sonuçlarıyla doğrudan ilişkilendirmek hatasına düşmemenizi öneririm.

53 Responses to “Öğrenci Filmleri”


  • mustafa serkan eröz dedi ki:

    merhaba,ben de bu festıvale fılm göndermiştim,öğrenci olmadığım için kısa fılm seçkisine gönderdım,juri uyesı olarak yaptığınız eleştirılerı buyuk bır merakla okudum,ancak bu kadar kısa fılmı ödül almış,juri olarak da gorev yapmış bir kişinin başarılı bır kısa fılm yapmanın püf noktalarını da yazacağına ınanıyorum,gercekten juri neye önem verır?siz 2 kısımda da bulundunuz,heç çektınız hem seçtınız,önerınızı sabırsızlıkla bekliyorum,kendim sektör dışındanım,doktorum,sizin tavsiyelerıniz ben ve çevremde bulunan sinema amatörleri için önemli,saygılar…

  • tufan dedi ki:

    ilker bey…yönlendirmelerinizden dolayı teşekkür ediyorum.altınkoza film festivali sinema ekibindeyim ve ayrıca adanada küçük şeyler sinema grubu adlı film ekibi olarak kısa filmler çeken bir ekipteyim…
    görüşmek üzere…

  • alp dedi ki:

    Ulkemizde ogrenci filmi denen sey aslinda kisa film demektir malesef..cunku sektor olmadigi icin bu isten para kazanan insanlar yoktur bu sebeple de gelismemistir ve gelisemeyecektir.Ancak kisa filmciligi destekleyen produksiyon,kamera,ısık sirketleri vardir.proje olsun reklamda kazandigimiz paralarla aldigimiz oyuncaklar feda olsun diyen bir suru sirket.Ben bilgi sinema tv mezunuyum. Okulumuzda 40 kusur kamera bilmem kac gereksiz montaj masasi koca studyo var, nitelikli bir yada iki belki uc film cekilmistir. Ben teknik eksikliklerin bahane olamayacagina inaniyorum, istanbul’da her sene kaldirimlar yeniden yapiliyor ve bir turlu guzel olmuyor neden? cunku surekli insaat halindeler. Kisa filmler de oyleler bir turlu bitmiyorlar cunku baslamiyorlar .. Baslamak icin ‘fikir’ ‘hikaye’ ‘sebep’ lazim.

  • admin dedi ki:

    Mustafa bey, “odul almak icin film tasarlamak” aslinda mumkun ama bunu yapmamak gerektigini dusunuyorum. zaten sizin de sordugunuz bu degil sanirim.

    basarili kisa film nasil yapilir bilsem ben de yapardim 🙂 saka bir yana kime göre neye göre başarılı gibi bir durum var tabi… bu konuda bir şeyler yazabilirim yakında. ilginize tersekkurler.

  • bengisu dedi ki:

    Bundan yıllar yıllar önce ;o) üniversite 1. sınıfta öğrenciyken yanınıza gelmiş ve “ben ifsak’ta sizin KEDİ GÖZÃ? filminizi izledim, sonra sinema okumaya karar verdim, ertesi gün gidip lisedeki bölümümü değiştirdim.” dediğimde bana; “Umarım ileride bana çok kızmazsın. Fazla pişman olmazsın.” demiştiniz.

    Bunca yıl film yapmanın zorluklarını yaşadıktan ve piyasada çalıştıktan sonra bile HALA bu işin verdiğim en iyi karar olduğunu düşünüyorum.

    Ve bilmem kaçıncı kuşak öğrenciye hala büyük bir incelikle kısa film konusunda “dilinizde tüy biten” cümleleri söylemekten yılmayışınızı saygı ve büyük bir şaşkınlıkla izliyorum ;o) -eğer “kısa film cenneti” varsa, orada yerinizin hazır olduğu kesin!

    Sevgiler…
    Bengisu Gençay

  • ŞENOL CANDAŞ dedi ki:

    Degerli Canikligil,

    sanırım 4-5 sene evvel, sanırım ‘altyazi’ sinema dergisinde, ‘evde sinema yapmak’ uzerine yazdiginiz cesaret ve bilgi verici yazilar, benim gibi sektor dişindan birini -40 yaş, mühendis- bu sinema hayalinin icine itti. Henuz bir kısafilmim bile yok ama olsun, gecen süre icinde epeyce birikmiş bilgim ve gorgüm ve en önemlisi umudum var. Birgün , iyi seyler üreten bir sinemaci olursam, beni oraya taşiyan itkilerin en başinda sizin adinizi anacagim.

    saygilarimla..

    -Şenol CANDAŞ

  • admin dedi ki:

    tesekkurler. bengisu ya dedigim gibi insallah sonradan pisman olmazsiniz : ))

  • Burç dedi ki:

    Hocam 9 u da ben ekliyim mi… İlk planınız uyanıp çalmakta olan saati kapatan bir adam olmasın 🙂

  • admin dedi ki:

    Peki burc kardesim icinde igde agaci olan filmlere ne demeli : )

  • pomak dedi ki:

    biraz iktidar bakışlı açıklamalar gördüm ve sanki bişeler yazıp bunu dile getirmek gerektiğini hissettim. sanat üretmeyi misyon edinen ve bu bağlamda kamerayı eline alan adama bi kere şunu şöyle yap demek ne kadar doğru tartışılır. zaten akan konuşmanın sonunda yazar da kendi çelişkisini ortaya koyuyor, uzun uzun planlar çekme dedikten sonra bu üslupta başarılı olmuş bir örneği veriyor, ama sen yapamazsın deneme gibi bir diktayıda ekliyor…
    ben bu işin kullanma klavuzu olduğuna inanmıyanlardanım, hele hele bu yüzyılda ve bu klavuzu vermeye soyunanlarla bu klavuzla hareket edenlerin bu disiplinle bir alakalarının malesef olamıyacağını düşünüyorum.
    ancak sanat paradigmalarının kazanımlarıyla başka alanlarda işler yapıp güzel paralar kazanılır. ama tarihtede olduğu gibi bu coğrafyada bir paradigma yaratılamaz şimdiye kadar olan paradigmaların içinden konuşulur.
    yoksa gerçeklik ilkesini hala kaybetmemişmidir…
    teşekkür ederim.

  • admin dedi ki:

    Yazarın çeliskilerini ve “dikta merakını” ne de güzel yakalamışsınız. Aynı özen ve dikkati kendi dilinizi doğru yazıp konuşmaya da (da ayrı fark ettiniz mi?) harcasanız ne kadar iyi olurdu. Öyle paradigma maradigma gibi laflar etmeden önce bunu yapmanızı öneririm.

  • pomak dedi ki:

    Amacım polemik yaratmak değil. konsept dahilinde yorum yaptım sadece, bu sizi rahatsız ettiyse üzgünüm bu sizin kendi seçiminiz. Biraz agresif bulduğum bir uslupta karşılık verdiğiniz için cevap hakkımı kullanıyorum. Sizin yukarda yazdığınız ve inanarak yazdığınızı düşündüğüm bir cümleye öykündürerek bitirmek istiyorum. Farklı ama kusurları olan bir yorum kusursuz ama yeni hiç bir şey söylemeyen yorumdan çok daha değerli bence de (de ayrı)
    teşekkür ederim…

  • admin dedi ki:

    Dil bir yorum degildir. Farklı bir dil yaratayım diyerek her seyi kafanıza göre yazıp çizemezsiniz. Yani yaptığınız gönderme yanlış.

    Diğer yorumlarınıza gelince yeni hiç bir şey söylemiyorsunuz. “Sanat”, “üretim”, “misyon” gibi bir takım mistik sözlerin arkasında boş laf üretiyorsunuz. Öğrenci filmi sanat değildir. Bu bir.

    İkincisi hadi “Öğrenci Filmi” sanat olsa bile (ki değil), sanatta sizin iddianızla “Kılavuzluk” gereksiz olsaydı bu alanda onbinlerce kitap yazılmazdı,biz de bunları hayranlıkla okumazdık.

    Hele son para kazanma kısmına hiç girmek istemiyorum. Ne demek istediğinizi anlamadım.

    Tekrar edeyim: Yorumlarınızda “yeni” hiç bir şey yok. Onlarca defa bu tür yorumlar duydum. Söyledikleriniz ne yazık ki hiç bir yere varmıyor ve tek amacınız polemik yaratmak. Bunu da yarattınız.

  • pomak dedi ki:

    şu andan itibaren sizle anlaşabileceğim düşünceside ortadan kalktı çünkü edilen lakırdılar hala ne yazıkki iktidarı belirlemeye yönelik buna gerek yok, benden hoşlanmadınız ve beni eritmeye çalışıyosunuz, bunu başaramassınız ve buna gerekte yok. ne gariptirki(?) konuşma bu noktaya geldi. okadar çok beylik laflar ettinizki okadar dayanaksızki bazıları buna okuyanlar karar verecektir zaten. benim amacım sizi küçük düşürmek olsaydı bunu ilk açıklamanızdan sonra yapmış olurdum. keşke şunu baştan sitenizin etik bilgileri olarak yayınlasaydınız. bu site benimdir, burda benim kurallarım geçer…
    Ha şunuda söyleyeyim hiç bir romantik laf etmedim. bütün yorumlarımda akılcılık ön plandaydı halada öyle ve sizin defalarca yaptığınız gibi saygısızlıkta etmiyorum
    teşekkür ederim…

  • admin dedi ki:

    sitenin adının ilkercanikligil.com olmasi ne kadar ilginç değil mi?

  • abidin dedi ki:

    öncelikle merhabalar;

    bende kısafilmle ilgileniyorum amatör olarak, pomak adlı kişinin yazdıklarını provake buluyorum ilter beyinde kendisinin çekildiği provakasyondan dolayı yapmaması gereken açıklamalar yaptığını düşünüyorum.
    ilter bey öğrenci filmi neden sanat olamaz bunun açıklamasını yaparsanız çok sevinirim ve mezun olunca yaptıkları sanat olurmu sanat olması için ne yapılmalı biçok ünlü müzisyenin büyük eserlerini çocuk yaşta bestelediklerini biliyoruz onların sanat olma nedeni acaba öğrenci olmamalarındanmı kaynaklanıyordu. aydınlatırsanız sevinirim saygılar

  • admin dedi ki:

    Sanat nedir tartişmasına mı gireceğiz şimdi?

    Öğrenci filmi sanat değildir çünkü öğrenci filmidir. Ha “bazı” öğrenci filmleri “sanat eseri” kategorisine yükselebilir belki. ama buna biz şu an karar veremeyiz.

    Öğrenci filmi sanat değildir derken elbette bir genelleme yapıyorum. Herhangi bir öğrenci filminin “sanat eseri” olması (buna kim nasıl karar verir ben bilemiyorum) “bütün öğrenci filmleri sanattır” demek değildir. Tabi tersi de doğru: Yani bir öğrenci filminin sanat eseri olmaması diğerlerinin de sanat olmadığı anlamına gelmez.

    Ã?lkemizde yıllarca sürdürülmüş bu yararsız tartışmalar (fotoğraf sanat mıdır? vs vs) gerçekten bizi bir yere götürmüyor. Benim en üstte yazdıklarım dünyanın her yerinde sinemadan biraz anlayan herkesin zaten katılacağı, son derece basit ve pratik öneriler… Bu kadar basit bir metne bile bunca itiraz etmek gerçekten ilginç…

  • alp dedi ki:

    Ben bu “kisa” tartisma icerisinde ilter bey’e katildigimi belirtmek istiyorum. Kilavuzun bilincinde olmak ona uymak zorunlulugunu getirmez ancak Batida sinema’nin bu kadar kusursuz sekilde icra edilmesinin sebebi matematigin cok iyi olmasidir. Bati sinemasini severiz veya sevmeyiz.

    Bir derdiniz oldugunu dusenelim bunu dunyayla paylasmak istiyorsunuz medium olarak kisa filmi sectiniz. Bir dil seciyorsunuz( olusturmuyorsunuz ). Sonra dili kullanarak derdinizi anlatiyorsunuz yeri gelir devrik cumle kullanirsiniz yeri gelir cumlelerinizin yerlerini degistirirsiniz. Yazi sanati gibi bir suru uslup kullanabilirsiniz ama kalkip ta imla hatasi yapmazsiniz bi amaci yoksa, de leri bitisik yazmazsiniz bir amaciniz yoksa. Yukaridaki kilavuz ilter beyin de dedigi gibi destek amaciyla yazilmis, iyi bir film izledim dediginiz her filmin icinde yukarida yazilanlarin matematigi vardir oyle veya boyle..

  • mehmet dedi ki:

    pek acaip laflar edilmiş. ben bu lafları kıçımdan anlayıp şöyle düşündüm.
    öğrenciyken ben de kendimi en acaip işler yapacak yönetmen sandım. her çekeceğim kuşkusuz möhüm bi sanat eseri olacaktı. olmadı patladı, noldum video kameraman. memnum muyum değilim.
    Ama napalım ekmek parası. Bana sorarsanız kendi okuduğum okuldan anladığım kadarıyla meslek eğitimi denilen mevzuda bi hata var. ben ne okula girdiğimde ne okuldan mezun olurken aklımın bi köşesinde kameramanlık yapacağım fikri yoktu. ben de yönetmen olcaktım. ne var sanki şimdi herhangi bi okula gitseniz sorsanız öğrencilere ?i yönetmen olmak istediğini söyler. yok öyle bi şey gerçekçi olalım. kimse de onlara ayakların yere bassın, bu iş öyle çektim olduyla olmuyo, seni piyasada yerler demiyo. işte benim diyeceğim şu ki bu tarz ayakları yere bastırmaya yönelik girişimleri de baltalamayalım.
    sinema öğrencilerinin mezun olunca zaten ciddi sorunları oluyo. onları konuşsak daha ii diil mi?

  • admin dedi ki:

    ueuhe Mehmet benim okudugum okulda durum biraz değişikti: Okulun her günü bir hoca gelip bize neden sinemacı olamayacağımızı anlatırdı. O zaman ülkede sadece 2 kanal vardı ve senede 4 – 5 film yapılıyordu.

    Hangisi iyi bilmiyorum: Öğrencilere aslansın kaplansın demek mi? Yoksa sizden bir halt olmaz demek mi : )

  • mehmet dedi ki:

    gerçekçi olmak iyi galiba. her yapılan öğrenci işi elbette önemli ama aslansın kaplansınla yürümediği açık. hele ki abuk subuk işlere teorik bi kılıf bulup onları “sanat eseri” zannetmek-tirmek- hiç olmuyo. tecrübeyle sabit :)kendimizi kandırmayalım.
    aslında demem o ki mesleki anlamda ciddi problemler var. okulların ayrıntılı ders programlarını bilmiyorum. Ama biliyorum ki okuldan çıkan bi adam geçtim yönetmenliği falan iyi bi reji asistanı olarak bile çıkmıyo.
    benim çalıştığım teknik elemanların neredeyse tamamı alaylı. gel gir bakayım aralarına. ekipman anlamında çok şanslı bi okuldan-bilgi- mezun olmama rağmen ben mezun olduğumda 3. kamera asistanı olacak kadar bi tecrübeyle mezun olmadım- teori desen gırla- gerçi ben büyük yönetmen olacaktım ama neyse. bi arkadaşın ii bi lafı var bu konuda “hayata astteğmen olarak başlayacakken uzman çavuş bile olamıyoruz”
    🙂

  • abidin dedi ki:

    kaybetmişlik duygusu varsa bir kere ne yapsan sen zaten muaffak olamassın. yaptığın yemeğin tadına inanmıyosan yemek pişirmeyeceksin.
    ben eğitimin okulda alındığını düşünmüyorum okul sadece senle aynı amacı olan insanları bir çatı altına toplar ondan sonra sen yine kendinle yüzleşirsin bir derdin vardır ve o içinde tuttukça patlar onu sancılı bir operasyonla doğurmak zorundasın eğer doğumdan sonra yine hamile kalıyosan sen sanatla evlisindir ve sevişiyosundur zaten. bu beraberlikte düşükte yaparsın kürtajda ama seni yine gelir bi köşede hamile bırakır.

  • mehmet dedi ki:

    sen, mutluluğun resmini yapabilir misin?

  • fırat dedi ki:

    ben soru soracam ilter beye siz bu jürüde ön seçici kurulda yer aldınız ve filmleri izlediniz her daldan kendi 1 yada 2 favori filminizi bizle paylaşırmısınız.
    teşekkürler

  • ilkerc dedi ki:

    Fırat yarışma haziran başı yapılacağı için şimdi böyle bir yorum yapmam iyi olmaz.

  • taner dedi ki:

    her kategoriden 10 film yarışacak biliyodum neden deneyselde 4 animasyonda 6 film yarışıyor

  • ilkerc dedi ki:

    Bu konuda da yorum yapmam doğru olmaz, kusura bakmayın. Bu tür soruları festival yönetimine sorabilirsiniz.

    teşekkürler.

  • Onur dedi ki:

    Ben de kısa filmlerdeki jüriler için naçizane önerilerimi buraya yazayım;
    (Not:Bu görüşlerim geneldir,bu yarışmayla hiçbir alakası yoktur)
    1-)Öncelikle filmlerin tamamının izlenmesi çok önemlidir.Filmin ilk bir dakikasına bakıp sonra bir de sonuna bakıp film değerlendirilmez.
    2-)Yine filmlerin kaç tane ödülü olduğuna bakıpta film değerlendirilmez.Zira her kısa film yarışmasının başvuru formunda daha önce kazanmış olduğunuz ödülleri yazınız bölümü vardır.Bunlar jüriyi etkiler,ödülsüz filmler yarışa geriden başlar.
    3-)Torpil kesinlikle olmamaldır.İç anadoludaki bir üniversitede bizzat şahit oldum.Yine iç anadoludaki başka bir üniversiteyle birbirlerine ödül verdiler.Şu film bu sene ödül alsın gibi cümleler sarfedildi.
    4-)Ön jürinin de jürinin de kesinlikle bu işin uzmanı olan kişilerden oluşması gerekir.Çoğu yarışmada sinema bilgisi tartışılacak 1 veya 2 kişilik ön jüri,yine filmlerin ödüllerine göre değerlendirme yapıp sonuçları belirliyor.
    5-)Filmlere yapım yılı sınırlaması kesinlikle getirilmelidir.2003 yılında çekilmiş bir film 2007 yılındaki yarışmalara katılmamalıdır.
    6-)Sadece bu alandaki öğrencilerin yarıştığı festiveller mutlaka olmadılır.Bu bakımdan Altınkozayı tebrik etmek gerekir.
    Sonuç olarak bunlar genellemedir.Sadece Altınkozayla ve ya başka bir yarışmayla ilgili yazılar değildir.
    Saygılarımla.

  • ceren dedi ki:

    benim ilker beye bir sorum olacak acaba herkes size ilter dediği içinmi admini ilkerc olarak değiştirdiniz :))

  • ilkerc dedi ki:

    Yok “admin” çok gökten gelen bir ses oluyormuş. Sonra dikta kurdun falan diyorlar. : )

  • Abdulbaki Yavuz dedi ki:

    İlker bey merhaba…

    Festivalde ön elemeyi geçen Hipokrat adlı filmim hakkında eleştirilerinizi merak ediyorum… Müsait olursanız ve eleştiri yapmak isterseniz mail adresimi yazdım. İlginiz ve anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim..

    http://www.yavuzweb.com/?p=43

  • ea dedi ki:

    onun adı ilter aslında, yanlışlık sitenin adında.

  • Alp Aslan dedi ki:

    Merhaba Ilker Bey,

    Adana’daki filmler hakkinda soylediklerinize katiliyorum kendi filmim 28 dakikalik ” Land of Broken Lives – Kirik Yasamlar Diyari” on elemeyi gecmis olmasina ragmen. Su an baktigimda en az 7-8 dakikasini rahatlikla kesip atabilirim ama gecti artik. Diger bahsettiginiz konularda da dusunmek ve tartismakta fayda var. Abdulbaki’nin sizden rica ettigi gibi ben de sizinle konusmak isterim vaktiniz varsa filmim hakkinda. yok eger vaktim yok derseniz… size gunde 10 tane daha 29 dakikalik uzun ve temposuz film izlettirecegiz Abdulbaki ile:)
    Cok tesekkur ederim.
    Iyi calismalar

    Alp Aslan Esener

  • ilkerc dedi ki:

    Selam Alp Aslan

    Aslinda bu siteyi acis nedenim biraz buydu: İnsanlarin kisa filmlerini izlemek, fikir alisverisi yapmak vs. Tabi butun konusmayi acik sekilde gelistirmek iyi olurdu ama mutlaka dikta suclamalari gelir o yuzden : )bana mail atabilirsin…

  • Alp Aslan dedi ki:

    Yukarida kisaca baktim bu tartismaya, ortada bana kalirsa “dikta” ya da benzeri bir sey goremedim. Yalnizca fikirler var, isteyen katilir isteyen katilmaz, benim de bazi katilmadigim noktalar ama guzellik burada zaten. farklilik. Ben e-mail adresinizi bilmiyorum desem. ya da yukarilara biryerlere filan mi baksam admin ya da info kisvesi altinda siz olmayasaniz? 🙂

  • Abdulbaki Yavuz dedi ki:

    İlker bey yorumunuzu aldım… çok teşekkür ederim. Kısa filmcinin ihtiyacı olan yardımcı eleştirinizi Alp Aslan’dan da esirgemediğinizi tahmin ediyorum 🙂

    tekrar teşekkür ederim…

  • teo dedi ki:

    kisa film çekenler için bir önemli hususta bu filmi çekmek için gerekli olan bütçe, ekonomik destek. malesef ülkemizde bu işi yapan genç arkadaşlar için yeterli imkanın verilmediği düşüncesindeyim. bu konuda kültür bakanlığının dışında özel sektörün de bu tip proje değerlendirmeli destek programları oluşturmalarını bekliyorum, eğer bunlar varsada yeteri kadar duyurulmadığından yanayım en azından ben bilmiyorum :))bilen varsa sölesin… şuan senaryo oluşturdum kadrom hazır ve eylülde filmi çekmek için kültür bakanlığının kararını bekliyorum biyerde bütçe onaylanmazsa bunca çalışma boşamı gidecek diye de düşünmeden edemiyorum…

  • Denizalp Cinoğlu dedi ki:

    Sizi tebrik ederim, gerçekten güzel şeyler yazmışsınız. Bende sinema öğrencisiyim ve tabiidir ki kısa film çekiyoruz. Hocalarımız arasında saygıya değer bir isim var ki, Tevfik Başer. Sizin söylediklerinizi, biz birinci sınıf öğrencilerine-ben iki oldum- sürekli söylüyor. Belkide önemli olanın, önce kimin ne düşüneceğini değil de, “bizim” ne düşüneceğimizin esas olduğunu anlamamız. O zaman kesmeye başlayabiliriz sanırım. En önemlisi, saygı gösterip, bizden öncekileri küçümserken, filmerimizde onların her karesini kullanmaktan vazgeçebiliriz.

  • Coşkun PAYTAR dedi ki:

    Merhabalar.
    Nacizane çekmiş olduğum belgeselimi seyrederek yorumda bulunabilirmisiniz?
    Belgesel filmim , 5-10 Haziran 2007 Tarihlerinde 5. İstanbul Çevre Kısa film Festivali kapsamında 4 ayrı yerde gösterime sunulacak filmler arasına alındı.
    Şimdiden herkese teşekkür eder,saygılarımı sunarım.
    İyi günler.

  • Coşkun PAYTAR dedi ki:

    Özür dilerim.
    Bir üstteki mesajda link vermeyi unutmuşum.

  • Ã?mit Olcay dedi ki:

    Selam; öğrenci olmadığım için seçkiye gönderdiğim bir kısa filmim vardı. Çok merak ediyorum kurmacada deneysel yapmak kötümü. yurt dışında gittiğim festivalde ve izmir kısa festivalinde ki Yabancı jürilerde filimim çok beğenilirken, türkiyede özellikle akademisyenlerin olduğu jürilerden pek geçemiyor. Sinema eleştirmenleri filmimle ilgili çok güzel şeyler söylüyor ama nedense ön seçici kurulda bir problem yaşanıyor. Sizce deneme yapmakla suçmu işledim :)yada yasemin kozanoğlunu oynatmakla ( bu da ayrı bir polemik zaten) filmim Retro Aşklar Bahanesi http://www.retroasklarbahanesi.com dan indirebilir ve sitesini inceliyebilirsiniz. Yorumunuzu çok merak ediyorum. zor gelmezse bir mail atarsanızda çok sevineceğim. iyi günler

  • ilkerc dedi ki:

    selam. filmlerinizi izledim. mail attim. ilginize tesekkurler.

  • bil-gi dedi ki:

    ben bu sitede bazı kişilerin, bilgi üniversitesi aleyhinde şeyler konuştuklarına anlam veremiyorum. yorum yapan kişilerin hepsini tanıyorum. fakat yorum yapma yollarının yanlış olduğunu düşünüyorum. biraz kasıtlı konuşmamak gerekir. neyse saygılar.
    bilgi sinema tv öğrecisi

  • ilkerc dedi ki:

    merak ettim nerede istanbul information university ye laf edilmis? aciklarsaniz sevinirim

  • alp dedi ki:

    ben okulda 40 kusur kamera var studyo var imkan var nitelikli iki uc film cekilmistir demistim,sucluyum.

  • elif dedi ki:

    merhaba,

    tüm yorumları okuduktan sonra, asıl söylemek istediğimin dışında bir şeyle başlayacağım söze. ortada ne bilgi üni.ye yönelik bir hakaret, ne de bir “dikta” olduğunu görebilmek için “kedi gözü”ne mi sahip olmak gerekiyor, bilemiyorum. 🙂 ilKer canikligil’i sabrından ötürü kutlarım.

    kendisini yalnızca birkaç filminden tanıyorum, en son hilmi etikan hoca’nın yönetmenliğini yaptığı “türkiye’de kısa filmin tarihi” konulu belgeselde acı ama gerçek sözleriyle karşılaşıp boyun büktüm: “hepimiz sadece hobiciyiz…”

    kısa filmcinin yeterince önemsenmiyor oluşunun dışında, açıkçası sanatın geneli ile ilgili hissettiğim bir şey var. film çektikçe yahut izledikçe açılan derinliğin içi sanırım genelde dolmuyor. her seferinde aynı konu etrafında farklı sözler söylerken buluyorum kendimi, demek ki yaram kurumamış, demek ki sanat hakikaten “hakikati anlamaya yarasa” da, bir “yalan”. (aksini sadece azıcık ümit etmiştim zaten..)

    peki bu, film çekmeyi, yazmayı bırakmama sebep olacak mı? elbette hayır, işte böyle de müzmin bir hastalık. fazla ajite etmiş ve trajikleştirmiş olmayayım ama “film çekemedim, para bulamadım, önemsenmedim”in ötesinde içsel muhasebeler nereye gitti sevgili kısa filmciler, ben onu merak ediyorum.

    bu sebeple “büyüyünce yönetmen oliciim” diyen sevgili genç arkadaşlarımızı “atıl kurt!” dolduruşlarına getirmek ufaktan kandırmaca olabilir, ancak “sizden bi halt olmaz” demek de hocanın müşkülpesentliğidir ki, ben olsam bu engelleyişe karşılık içimde büyüttüğüm inatla ellerinde patlardım 🙂

    yani itidal lazım. 🙂 “çalışırsanız olur” mesela.. bu gaza getirme hadisesinin garipliğini altın koza’da daha iyi fark ettim, filmler beklediğim kadar iyi değildi ve ödül töreninde ödül alan kişiler sahneye davet edildiği vakit, oraya adımını ilk atan ve ödülünü havalara kaldıran kişi öğrenci filmleri festivalinde derece kazanan bir gençti.. 🙂 çok takılmamak lazım tabii ama biraz kendini bilmek gerekebilir.

    ille “insanın varoluş nedenlerini çözeceğim”, “özgürlüğün anahtarını bulmalıyım” manifestoları edinmek de gerekmez. “komedi yapmak istiyorum”, “benim alanım video art”, “korku filmi çekeceğim”, “ver elini deneysel!” gibi belirginlikler olsa da yeter. çekmek istediğimiz türün niteliklerine hakim olmak yani, az şey değil.

    sinema-tv öğrencilerini bu konuda biraz tembel bulduğumu da belirtmeliyim, yanlışsam düzeltin. boşta bekleyen onlarca kamera ve tozlanan montaj masalarını duydukça “ah o üni.de ben okusam, ah ilker hocadan ders alsam” diye hayıflanıyorum. belki “ah o gemide ben de olsam” hezeyanı da olabilir bu ama yine de bu ekipmanı tozlanmaya ve küflenmeye terk etme faaliyetini lütfen birileri durdursun… 🙂

    selamlar..

  • aytuğ dedi ki:

    ya allah aşkına şu “özel üniversitelerde her türlü ekipman, olanak var ama film çeken yok. ben orada olacaktım neler yapardım” efsanesine bir son verelim.

    ben bir dönem içinde 10’a yakın projede çalışıyorum ve bazı zamanlarda jel bulmakta bile zorlanıyorum. hiçbir şeyin tozlandığı falan yok. içiniz rahat olsun.

  • ilkerc dedi ki:

    Aytug kardes bu ne siddet ve celal yahu : )

  • elif dedi ki:

    aytuğ, haklı olabilirsin, davulun sesi uzaktan hoş geliyordur belki.

    dikkat çekmek istediğim nokta, üni. ortamının film çekmek için en müsait ortam oluşu. iş-güç derken, hem zaman hem de heyecan bulmak noktasında gün geçtikçe zorlandığımızı hissediyorum. bazen ekipman konusunda da sıkıntı yaşıyoruz ve “şöyle bir şey bulabilsek fena olmazdı” diye içimizden geçiyor. ne kızıyorsun! 🙂

    dönem başı on proje fena değil, nicelikteki artış iyi bir haber. yanlışsam düzeltin demiştim zaten. niteliğin de aynı şekilde artmasını diliyorum.

  • bil-gi dedi ki:

    burda aslında bir kasıt varsa bir okulun bölüm başkanına beslenen kinin altından var. o bölüm başkanını o okulun öğrencileri tarihinde ilk defa ayaklanarak köşeye sıkıştırdı merak etmeyin.çünkü aşırı saçmaladı. kimse koyun değil. ama kalifiye iş çıkmıyorsa çuvaldızı birazda kendimize batıralım. eğitim isteyerek verilir. öğrenci eğitmenini derste istekli görürse ondan o kadar faydalanır. isteksiz tüm hocalar içindi bu!!. böyle bi problem bütün okullarda yaşanıyor aslında.
    okullardan kalifiye iş çıkmıyormu?? ewet çıkıyor ama bazı okullardaki(kendi okulum) öğrenciler aldıkları eğitimin suyunu çıkartıp kendini geleceğin en iyi yönetmeni gördüğü için festivallere filmlerini yollamıyor. bahsettiğim okulda böle bi durum var.
    ama merak etmeyin fazlasıyla en iyiyi yapmak için senaryosundan,ışığına kadar herşey düşünülüyor. bir dönemde hattinden fazla yoruluyor sinema öğrencileri.
    saygılar

  • ilkerc dedi ki:

    bil-gi kardesim. bu isler boyle nickname lerle olmaz. adini yazarsin elestirini yazarsin. derdini yazarsin. biz de manaliysa cevap veririz. soylediklerine bir anlam veremedim. hangi bolum baskani? hangi bolum? ne nefreti?

    demek harika bir okulda okuyorsun. good for you. fakat boyle ajan provokator tavrina gerek yok.

  • alp dedi ki:

    bu sitede herkesin goremedigi bi takim gizli mesajlasmalar mi var.. biri cikiyor dikta var diyor biri cikiyor kin var diyor.siz sinema degil jeoloji okusaydiniz coktan bor cikarmistiniz Turkiye’de. Ayrica katiliyorum burasi asuman chat merkezi degil ben dick25 sen 1980sweety nickle yazi yaz.

  • aytuğ dedi ki:

    ya aslında mesajımı o kadar celallenerek yazmamıştım. ama sonradan okuyunca; evet biraz sert kaçmış:)

    sakin ve huzurlu forum platformları diliyorum efendim…

    aytuğ from special information university

Leave a Reply

Social Media

Visit Us On TwitterVisit Us On Youtube