Neler Olacak?

Son bir yıl kameralar açısından epey hareketliydi: RED’in kullanılır hale gelmesi, DSLR’ların video çekmeye başlaması, Panasonic ve Olympus’un Micro 4:3 girişimi, 5D MK II’nin krize rağmen inanılmaz bir satış başarısı yakalaması…

Peki bundan sonra ne olur? Televizyondaki futbol yorumcularına dönmeden tahminlerimi sunayım:

* Canon’dan XL serisinde APS-C algılayıcılı ve EF ve EF_S lenslerle uyumlu bir video kamera bekliyorum (XL H2 olabilir adı!). Codec olarak h.264 veya daha büyük olasılıkla AVCHD’nin yeni türevlerinden birini kullanabilir. RAW çekmesini beklemiyorum ama öyle olsa yer yerinden oynar!  Tahminim en gec 2010 başı böyle bir kameranın geleceği yönünde. Fiyatı en az 10K olacaktır diye düşünüyorum. Aslında Canon’un bu konuda neden beklediğini anlamış değilim. Teknoloji zaten ellerinde.

* RED’den kısa vadede çok bir şey beklemiyorum. DSLR killer, Scarlet, 8K, 12K gibi balonlar uçurdular ama kısa vadede bunlar zor görünüyor. Zaten gerek de yok. Şu haliyle RED gayet yeterli…

* Canon 1987’den beri 30 milyondan fazla EOS gövdesi satmış. Bu çapta satış yapan bir firmanın RED’le rekabete girmesi söz konusu olamaz. RED çok daha küçük bir pazarı ilgilendiren bir ürün.

* Hem Canon’dan hem Nikon’dan Olympus ve Panasonic’e cevap vermelerini bekliyorum zira “küçük kamera” pazarı artık değişmek zorunda. Bundan sonra küçük algılayıcıya pixel doldurarak kullanıcının gözünü boyamak zor. Sigma Dp1 ve Dp2 ile algılayıcıyı büyütmeyi denedi ama tabi her zamanki beceriksizliğiyle beklediği satışı yakalamayı başaramadı. Canon ve Nikon da artık yeni akıma uymak zorunda ama önlerindeki mercek engelini aşmaları gerek. Micro 4:3 yoluna gitmelerini bekleyemeyiz. Eh yeni bir mercek sistemi çıkarmaları da zor olduğu için işleri kolay değil. Sabit mercekli kameralar çıkarabilirler ama o zaman da Panasonic ve Olympus’un arkasında kalırlar.

* Sony ve Panasonic de eninde sonunda (video kameralarında) algılayıcı büyütmeye mecbur kalacaklar. Bence APS-C gayet uygun. “Full Frame” algılayıcı video için çok gerekli değil çünkü o durumda algılayıcı alanı klasik 35 mm’den de büyük oluyor ve alan derinliği çok düşüyor. Panasonic Micro 4:3 yoluna gidebilir ve böyle yaparsa çok akıllıca bir iş yapmış olur.

* Algılayıcılar büyüyecek büyümesine ama tabi netlik yapma sorunu ortaya çıkacak. Anı amaçlı çekim yapmak için büyük algılayıcı aslında bir baş belası olacaktır…

Sözün Özü: Her zamanki tavsiyem geçerli: Kamera Almayın! 🙂

14 Responses to “Neler Olacak?”


  • Vecihi T. Hürkuş dedi ki:

    http://www.kinor.ru/en/products/camera/dcx/

    Sevgili hocam bu linkteki şirkeat gerçek mi böyle birşey gerçekten var mı? Yardımcı olursanız sevinirim? Bir de RED ve creativecow’un forumlarında hdr video imkansız falan diyorlardı?

  • Eylem Caner dedi ki:

    Full Frame’in neden 35’ten büyük olduğunu anlayamadım. Biraz açabilir misin o konuyu?

  • ilkerc dedi ki:

    @Eylem: Sinema filmi 35 mm’yi dikine kullandığı için APS-C ile neredeyse tam ortusuyor. Oysa 5D Mk II 35 mm cerceveyi (24*36 mm) tam olarak kullandigi icin daha buyuk goruntu alani sunuyor.

    @Vecihi: Bu kamerayi web sitesine bakarak yorumlarsak “olmaz oyle sacma sey” dememiz gerekiyor 🙂 ama Ruslar bunu da yapmis olabilir!

  • Shad dedi ki:

    DCX gerçekse ben de rahmetli Michael Jackson’ım!

  • ahmet dedi ki:

    Rusların sağı solu belli olmaz.. Bir rivayete göre Neil Armstrong aya ayak bastığında Ivan ve Dimitri krater çukurunda piknik yapıyordu! Sonra bir ses duyuldu: “Hey dostum neden biraz sakin olmayı denemiyorsun” Kinor evveliyatıyla epey bir ürün üretmiş bir şirket, 2K lık modeli 2006 da bir fuarda Arri D20 ile aynı masaya koyduğu da biliniyor. Fakat son eklenen model “devrim” gibi birşey!
    Ve kanımca her devrim mümkündür!

  • schizophrenia dedi ki:

    canon ef-s, nikon’un da g serileri var dijital için optimize edilmiş, yeni bir lens sistemine gerek yok gibi geliyor şimdilik, teknolojiye dur denilemez tabii ki.
    herkesin hayali tek değişken odakla hem geniş hem tele performansı almak sanırım, gerçi 18-270mm gibi örnekler var ama performansları tartışılır.

  • ilkerc dedi ki:

    Evet ama Micro 4:3 kadar onu acik degil o sistemlerin simdilik sanki… Ha bir de tabi onun kadar kucuk degiller SLR mantiginda olduklari icin…

  • murat dedi ki:

    canon un benim bildiğim 2/3″ lik algılayıcıya sahip bir makinesi yok.Nedense canon video camerada tam pro ürünler çıkarmıyor.teknolojiye bu kadar hakim bir markanın böyle bir pazarı boşlamasınını ben anlamış değilim.Durum böyleyken APS-C bir algılayıcıya sahip bir makina bana uzak görünüyor.

  • Mehmet dedi ki:

    esasında canon gitse olympus un fikrini aynen patlatsa eski bi kamerasınıki buda ae-1 olur bence söle ef ve ef-s uyumlu aynasız bi halde yeniden üretse guzel bi aluminyum kasada taş gibi sensor boyutuda önemli degil (6 mp olsa ne 60mp olsa ne 100 dolarlık monitorde baktıktan sonra…) bunuda iyi bi fiyattan verse her canon slr kullancısı gider bi tane mutlaka alır ama nerde canonda o kafa gider o şaşkaloz g10 serisine devam etsin…

    yada artık bu sene aps-c olayını bitirselerde ucuz yollu 35mm digital e gecsek ef ef-s derdi bitse

    sanırım bu satırları yazan bende üst satırları yazan arkadaşlar gibi temmuz sicaginin beynimize yaptıgı etkiden muzdaribiz 😀

  • Ömer dedi ki:

    Aslında Amerikalılar bu isimlendirme işini iyi biliyor. Latince görmek fiilinden yola çıkarak elde edilen video kelimesin iyi seçilmemiş bir adlandırma olduğunu düşünüyorum. Uzağı görmek anlamına gelen televizyon veya fernsehen da öyle. Dürbün mü bu? Neyse… fotoğrafa fotoğraf denmesine bir itirazım yok en azından ama video yerine Amerikalıların dediği gibi movie denmesi tercihim. Çünkü bence fotoğraf ile “video” arasındaki en temel fark birisinin hareketsiz diğerinin hareketli oluşu. Diğer bir bakış açısıyla fotoğraf “çoğunlukla” bir anı temsil ederken movie belli bir sürecin ifadesi. Dolayısıyla fotoğrafta çerçeve oranı tamamen konuyla ilintili olarak değişiyor. Kare olabiliyor, 4:3 olabiliyor, 3:2 olabiliyor hatta panoramik de olabiliyor. Ancak movie öyle değil… konusu genellikle çevremizde gerçekleşen hareketleri içeren fotoğraflar zinciri olduğu için hareketlerin yönüne uygun bir çerçeve oranına sahip olmalı. Hareketlerin de çoğunlukla yatay yönde olduğu bilindiği için konu bütünlüğünü bozmadan, kimseyi huzursuz etmeden hikayeyi izletebilmek adına geniş çerçeve oranları tercih ediliyor. Bu noktadan bakıldığında 4:3 (fourthirds) ten kurtuluyor olduğumuza çok sevinmeliyiz. 16:9 idare eder ancak biliyoruz ki filmler genellikle 2.35:1 anamorphic çekiliyor.

    Şimdi hal böyle olunca yeni video kameraları filmi mimiklemek adına birçeok yönde kendilerini geliştirirken bir yandan da bu çerçeve oranına dikkat edilmeli. Tek veya 3 sensör, CMOS veya CCD, dynamic range… bunları şimdilik bir kenara bırakalım. Ancak esasında hedef filmi mimiklemek olduğu için daha yapılacaklar çok.

    Ben PL mount anamorphic lensleri de kullanabilen ve APS-C ebatlı sensörleri olan mesela AVC-I 4:4:4 codec ile P2 karta 14 bit RGB kayıt yapan kameraları görmek isterdim. Bunun ötesinde çift mercekli 3D (1080 24P çift stream kayıt) kameralar ve 1080 60P (saniyede 60 adet 1920×1080 tam kare) kameraların da eli kulağında diye düşünüyorum.

    Bütün bunların oluşabilmesi için en önemli gereksinimin esasen encoder ve kayıt ortamı ikilisi olduğunu unutmamalıyız.

  • schizophrenia dedi ki:

    @mehmet a serisi değil de canonet serisi daha uygun micro 4/3 fikrine.
    ef ve ef-s serisi devam ettiği sürece kırpık algılayıcıları görmeye devam edeceğiz canon cephesinde. bunu da şuan ki algılayıcı teknolojisine bağlıyorum ben, piksel kalitesini artırmanın yolunu açacak yeni bir algılayıcı bulduklarında piyasadaki bütün lens sistemlerinin çözme gücü zayıf kalacak ve yeni lens serileriyle tanışacağız.
    olympus ve pentax kırpık algılayıcılar için piksel sayısına tamam dediler, canon’un yanıtını 60d ile görücez, nikon’da sanırım yıl devrilmeden bir d300s ya da d400 duyuracak.
    kodak pmos adını verdiğini yeni bir algılayıcı duyurdu, ccd ve cmos karması, en büyük marifetide yüksek asa kabiliyeti, bunun da ilk olarak oly’de görüleceği söyleniyor yarı pro. ya da pro. bir gövdede.

  • sait dedi ki:

    panasonic lumix gh1 modeli; özelliklerine baktığımda çok hoşuma gitti. mikrofon girişi var. 24 fps çekim yapıyor. fakat nikon 40d ye ve canonun rebel serisine eş değer tutuluyor bir araştırma yazısında. bu model hakkında sizin görüşleriniz neler

  • ilkerc dedi ki:

    Selam. Bu kamerayla ilgili cok fazla soru geldi. Evvelki gun DPreview sitesi GH1 ile ilgili 31 sayfalik bir inceleme yayinladi.

    http://www.dpreview.com/reviews/panasonicdmcgh1/

    adresinden ulasabilirsiniz.

    Benim gorusum kagit uzerinde (kameraya ulasamadigim icin) cok iyi oldugu yonunde.

  • Ahmet dedi ki:

    Ne kadar iyi hocam ?

    Sizce bire birde veya fiyat\performansta 5DMKII’yi gecer mi?

Leave a Reply

Social Media

Visit Us On TwitterVisit Us On Youtube