Monthly Archive for Temmuz, 2010

CMOS ile Yapamayacaklarınız…What You Can’t Do with CMOS…

Lightning and Cmos from ilker canikligil on Vimeo.

CMOS algılayıcı kullanan bir kamera ile ne yazık ki şimşek videoları çekemiyorsunuz. Şekilde görüldüğü gibi bu tür kameralar bu durumda saçmalıyor. Örnekteki kamera 5D MK II

Nedeni tabi ki tarama sistemi: CMOS algılayıcılar her bir pikseli sırayla okudukları için sürekli yukarıdan aşağı bir hareket var. Bilindiği gibi Jello etkisi denen olgunun da nedeni aynı.

Sanırım birileri bir gun buna bir çare bulacak. O zamana kadar şimşekleri “post” sırasında koyacaksınız 🙂

Lightning and Cmos from ilker canikligil on Vimeo.

You can’t shoot Lightning videos on CMOS based camera systems. The reason is obvious: CMOS systems read pixels one by one. This also causes the infamous “Jello Effect”

I am sure some day someone will solve this problem. Until then we will have to replace Lighning Effects during post production.

NEX-VG10

Sonunda beklenen oldu ve Sony küçük kameralar sınıfında “büyük algılayıcılı” ilk örneği çıkardı. Panasonic daha önce davranmıştı ama nedense Sony “ilk biziz” demiş basın bülteninde.

Kamera önceden duyurulan NEX serisi fotoğraf makineleri üzerine kurulmuş. 14 milyon piksele sahip APS-C bir algılayıcıya sahip olan kamera Sony’nin deyimiyle “harika bir derinliğe sahip mükemmel HD görüntüler” üretmek için yaratılmış (daha önce aklınız neredeydi o zaman?)

E mount mercekleri kabul eden kamera bir adaptörle DSLR merceklerini de kullanabilecekmiş. 12800 ASA ya kadar gidebileceği iddia edilen kamera beklendiği üzere AVCHD formatını kullanıyor. En fazla 60 kareye çıkabilen NEX VG10 profesyonel ses girişine sahip değil. Aletin izin verdiği saniyedeki en yüksek veri miktarı 24 Mbps (Canon EOS 5D MK II’de 39 Mbps)

Kameranın fiyatı henuz belli değil (ya da ben bulamadım). Böylece her şey beklendiği gibi ilerlemeye devam ediyor. Pek yakında bu kameranın daha “Pro” bir sürümünü göreceğiz.

Ben alır mıyım bu aleti? Asla ama alana da mani olmayalım : )

Ayrıntı her zamanki yerinde.

EDIT: Fiyat 2000 USD olacakmış. Sony çok uçmamış, fiyat makul.

EDIT 2: VG10 sadece INTERLACED cekim yapabiliyor ancak  aslında progressive goruntuyu Interlaced bir video formatinin icine yaziyor. Yani sorun yok.

3D Sinema Hakkında

Bu sıralar sık sık “3D ile sinema nasıl değişecek?” şeklinde konuşmalara şahit oluyorum. Bir grup insan sinemanın 3D ile tamamen değişeceğini ve bunun büyük bir devrim olduğunu düşünüyor. Hatta “3D sinema için bence önemsiz bir şeydir” dediğimde eski bir öğrencim “taş kafalı olmuşsun hocam” deyiverdi  🙂

“Taş kafalı” mıyım bilmiyorum ama bence 3D sinema için gerçekten önemsiz bir gelişme. Hatta gelişme mi ona bile emin değilim. 70lerde de böyle bir “3 buutlu” (nedense o zaman böyle denirdi!) film patlaması olmuş ama o furya başladığı gibi hızla bitmişti. Tamam bugünkü teknoloji tabi ki daha iyi ama yine de bu haliyle 3D sinemanın “harika bir deneyim” olduğunu iddia edenleri anlamıyorum.

Aslında itirazım çok temel bir noktadan geliyor: Sanatın amacı nedir? Gerçeği en iyi şekilde kopyaladığımızda en iyi sanatı mı üretmiş oluruz? Rembrandt’ın resimleri 3 boyutlu olsalar daha mı iyi olacaklardı? Ya da tamamen 2 boyutlu portreler (perspektifi de redderek) üreten Picasso, Rembrandt’tan daha mı değersizdir?

Bu soruları çoğaltmak mümkün ama cevapları bence açık: Sanatsal üretimin amacı “gerçeğe yaklaşmak” değil onu yorumlamak ve dönüştürmektir. Bir eserin başarısı bize 3 boyutlu, 2 boyutlu, renkli, siyah beyaz, yüksek çözünürlükte veya VHS kalitesinde sunulmasıyla artmaz veya azalmaz.

Örneğin Godfather gibi bir filmin 3D olmasının gereği ve anlamı yoktur.

Bütün iletişimciler gibi meseleyi Marshall Mcluhan‘a bağlarsak (“Medium IS the message”) 3D ancak eğlence sineması için uygundur diyebiliriz çünkü size anlık bir sansasyon yaşatır, kaydıraktan kaymak gibi, dönme dolaba binmek gibidir ama iner inmez etkisi geçer.

Bu bağlamda Avatar’ı bir başyapıt olarak görenler de var. Bana göre inanılmaz derecede sıkıcı bir film. Arkasında muazzam bir teknoloji ve akıllı bir yönetmen olduğunu kabul etsek de filmin metninin epey çocukça olduğunu da inkar edemeyiz diye düşünüyorum. Ayrıca 3D fimleri izlemek son derece yorucu ve bir pencereden bakmak gibi. Eğer 3 boyut bu kadar önemliyse o zaman hep beraber sürekli tiyatroya gidelim. O çıktığı günden bu yana gerçekten 3 boyutlu ne de olsa!

Social Media

Visit Us On TwitterVisit Us On Youtube