Festivaller…

Geçenlerde yine bir kısa film festivalinde jürilik etmek hatasını yaptım (kimbilir kaçıncı defa?) Jüride tabi ki akademisyenler ve meşhur yönetmenler de vardı. Ben ise ne akademisyen, ne meşhur olan ama yine de yönetmen olan kişi olarak bulundum orada.

Neresinden tutayim? Jüriye gelmeyip mektup yollayan jüri üyesinden mi? Yoksa telefonla oylamaya katılandan mı? Yoksa öğrencisine ödül vermeye çalışandan mı? İki yıldır hiç bir ilgim olmadığı halde (üstelik lanet ederek istifa ettiğim halde) adımın altına Bilgi Üniversitesi yazan tertip komitesinden mi?

Yarışmalara festivallere film gönderen genç arkadaşlar için çok üzgünüm. Buralardan ödül alamayanlar bence üzülmesin, alanlar da pek sevinmesin…

Tabi ki bu işleri düzenleyen herkes özünde “iyi bir şey” yapmak için yola çıkıyor ancak ne yazık ki sonuç hep hüsran.

Karabük belediye başkanı, Latife Tekin’e hitaben ettiği şu lafla memleketin genel halini çok iyi özetliyor galiba: “Benim paramla böyle konuşamazsın kardeşim!”

11 Responses to “Festivaller…”


  • onelli dedi ki:

    hocam niye böyle bir açıklama gereği hissettiniz, merak ettim doğrusu.
    biri bir şey mi dedi ki…

  • Ali dedi ki:

    Her ödül jürisinde benzer bir şey yaşanıyor sanırım. Edebiyat ödüllerinde de, yarışmaya katılan kitapların/kitap dosyalarının asla tamamının okunmadığını; jüri üyelerinin, adını yakın bulduğu kişileri tercih ettiğini öğrenmiştim bundan birkaç hafta önce. Sektör oldu artık bu mesele, işin değerlendirme yanı kalmadı. Bir tanıtım, bir PR aktivitesi hâline geldi. “30.000 adet” “796. baskı” “Muhteşem Film -Times” yazmak gibi bir one-liner’a dönüştü: “Bıdı bıdı ödüllü!” Katının buharlaşması hadisesine tamam da, buhardan da nem alamıyoruz artık.

  • ilkerc dedi ki:

    Yoo kimse bir sey demedi : ) Aklima geldi : )

  • murat önol dedi ki:

    daha korkunç örnekler vereyim (bunlar bir festivalde çalışırken bana sorulan sorular):

    jüri üyesi: yarışma filmlerini seyretmesem olmaz mı?
    jüri üyesi: benim filmleri seyretmeye vaktim yok. bana video kasetlerini verebilir misin?
    jüri üyesi (telefonda): ben filmi kaçırdım. bana kısaca anlatabilir misin?

    bir tane de acıklı hikaye. jüri üyelerinin, filminin ilk 10 dakikasından sonra salondan çıktığını duyan ispanyol yönetmen telefonda beni bulmuştu. ağlayarak, evet ağlayarak, neden çıktıklarını biliyor musun diye sormuştu. bilmiyorum demiştim.

  • ozgur seyben dedi ki:

    emekli sinema makinisitleri bile festival duzenliyor artık.

  • student dedi ki:

    peki bilgiden ayrılma sebebiniz neydi acaba…? ben şu sıralar orada yüksek lisansa başlıycam da sinema tv alanında…

  • ilkerc dedi ki:

    Bu soruya cevap vermek icin oturup roman falan yazmam lazim : )

    Yine kisa cevapla yetineyim: Türkiye’de iyi universite olduğunu sanmıyorum. Benim bugune kadar gördüklerimin hepsi “çok kötüydü”. Özellerde durum daha da vahim. Misal: Bir adam var okulda dolaniyor, bu kim diyorsunuz “okulun sahibi” diyorlar. Yahu universitenin sahibi olur mu? Burasi “Özel Çamlıca Lisesi***” mi?

    Neyse uzadı yine… Türkiye’de üniversite büyük bir yalan ama ne yalan değil bu ülkede o da ayrı soru tabi…

    *** Hababam Sınıfı

  • onelli dedi ki:

    iyi üniversite yok, ama kötünün iyisi var bence 🙂

  • student dedi ki:

    aynı şekilde iyi öğretim görevlisi de yok diyebilir miyiz? Aynı şekilde kısaca cevaplamak gerekirse…

  • ilkerc dedi ki:

    Su an verilen maaslar cercevesinde butun ogretim gorevlileri cok iyi bence : )

  • Mehmet dedi ki:

    hangi festival acaba çok merak ettim?

Leave a Reply

Social Media

Visit Us On TwitterVisit Us On Youtube