Monthly Archive for Mayıs, 2011

SatenSaten


dop: veli kuzlu / prod. co. dijital sanatlar / ajans: piramit

Alexa ile çektiğim bir reklam filmi. Artik showreel dosyalarini olabildigince HD olarak tutmaya karar verdim. Vimeo da HD hizmeti veriyor.

TTelekom (Dir. Cut)TTelekom (Dir. Cut)

yönetmen ilker canikligil / yapımcı: fuat ozveri moonlight prod. / dop: alp korfali / muzik: emre aypar & ilker canikligil

Red One MX ve Century Optics swing and shift merceklerle çektigimiz Türk Telekom Saglik Vakfi filmi. Aslında swing and shift mercekleri kullanmak epey eski bir yöntem ama bazı işlerde iyi calisiyor. Bu arada filmdeki butun isildamalar Alp’in led el feneriyle “in camera”. Post işlemi yok ve böylesi daha iyi.

PS: Film 2011 Stevie Awards’da ödül kazandı: http://www.stevieawards.com/pubs/iba/awards/408_2651_21364.cfm

Film Sektöründe En Çok Yapılan 10 YanlışFilm Sektöründe En Çok Yapılan 10 Yanlış

Türk film sektöründe israrla yanlış bilinen şeyler vardır. Bunların büyük kısmı yabancı dil sorunundan kaynaklı ve bu konuda kimseyi suçlayamayız. Lütfen bu hatalardan biri size de uyuyorsa komplekse kapılıp bana küfür etmeyiniz. Hata yapmak gayet normaldir. Hatayı kabullenmemek ise psikolojik bir problem:

1 – Steadicam’e Statikem demek ve SteadYcam şeklinde yazmak: Steadicam Cinema Products adlı şirketin (sonradan Tiffen tarafından satın alındı) ürettiği bir marka. Yani özel isim. Bu nedenle Y ile yazılmıyor ve “Statikem” diye de okunmuyor. “Steadicam” olarak yazılması ve “Stedikem” diye telaffuz edilmesi gerekir. Ne yazık ki bir çok uzun metraj filmin jeneriğinde “Steadycam” yazıldığını görüyorum.

2 – Fransızca “Mise au Point” terimini Mezzopan diye okumak: “Miz o puen” diye okunur ama bunun yerine Fransızca’ya hiç bulaşmayıp “netlik çekmek” desek daha iyi bir iş yapmış oluruz.

3 – Filmlerin sonuna “Senaryo ve Yönetmen Hasan Mercan” yazmak: Bu aslında bir dil yanlışı bana göre. “Senaryo ve Yönetmen Hasan Mercan” denince Hasan Mercan kendisi senaryo oluyor. Senarist ve Yönetmen denebilir ama o da garip, senaryo yönetim olabilir belki…

4 – Portable kelimesini Porteybl şeklinde okumak: Evet Ingilizce bu açıdan garip bir dil. “Table” yazılınca “teybl” diye okunuyorsa “Portable” yazılınca da “Porteybl” okunur diye düşünebilirsiniz ama öyle değil: “Portıbl!” Tabi daha iyisi “taşınabilir” demek.

5 – Plan/Sahne/Sekans ayrımını doğru yapamamak: Sahneler planlardan, sekanslar sahnelerden oluşur. Sahne zaman ve mekan birliği gösterir. Sekans ise anlam birliği yaratacak şekilde bir çok sahnenin bir araya gelmesiyle oluşur (kaçma kovalamaca sekansı gibi)

6 – Betacam’i Betakam diye okumak: Yoruma gerek yok herhalde. Betakem okunur.

7 – Aks Çizgisi Kuralını tamamen yanlış anlamak: Bu yüzden kavrulup giden çok reji ekibi ve yönetmen olmuştur. Yönetmen bir şey yapmaya çalışır, reji ekibi direnir: “Kamerayı oraya  koyamayız!”. Bunu burada açıklamaya üşendim ama genelde yanlış biliniyor ne yazık ki. Özetle kamerayı her yere koyabilirsiniz önemli olan ekranda ne göründüğüdür.

8 – Fresnel Mercekli Lambaya “FreZnel” demek: Hayız S okunmayacak. Doğru okunuş “Frenel” zira adam Fransız. Ah bu Fransızlar!

9 – Field Sırası Meselesini Bir Türlü Çözememek: Televizyonda field sırası ters dönmüş bir sürü iş görüyorum. Öyle oynuyorlar. Kimse de bir şey demiyor herhalde. Pes diyorum. Her format için bu ayarı doğru yapmak gerekiyor ve ne yazık ki hepsi için ayrı.

10 – “Kameraman”ı “Görüntü Yönetmeni”nden “Yönetmen Yardımcı”sını “Yardımcı Yönetmen” den değersiz Saymak: Ben bunları hiç anlamadığım için yorum yapmam da zor. Bence hepsi aynı şey zaten biri nasıl diğerinden kıymetli olur ki?

Terimler SözlüğüTerimler Sözlüğü

Geçenlerde birisi blogda bir terimler sözlüğü olsa demişti. İyi fikir.

2007’de yazdığım ve Pusula Yayınları’nın o zamandan beri elindeki 2000 kitabı bitiremediğini iddia ettiği “Dijital Video ile Sinema” adlı kitabımın ek bölümünde buna benzer bir sözlük vardı.

Yukarıdaki menüden “terimler” başlığı ile ulaşılabilir.

Zamanla geliştiririz belki beraber.

Weisscam, Alexa vs vs.Weisscam, Alexa vs vs.

PS Technik diye bir Alman firması var. Bunlar malum Mini 35, Pro 35 gibi adaptörlerle epey sevindirmişti bizi.

Bir de kamera yapmışlar. Bugüne kadar denk gelip çalışmamıştım. Adı Weisscam HS2

Kameradan ziyade tanka benziyor aslında.

Bu yüksek kare kameralarında gıcık bir durum var. Önce içindeki RAM belleğe çekiyorsunuz. Sonra seyrederken kaydetmek veya aktarmak durumundasınız. Phantom da bu epey uzun sürüyordu. Weisscam’de bu işlem çekim hızınızla playback yapmak kadar hızlı.

Tabi burada büyük bir soru ortaya çıkıyor: Nasıl ve neye kaydediyor bu alet? Format nedir?

Aletin üzerinde Dual Link HD-SDI çıkış var ve PS Technik’e göre HD-SDI üzerinden RAW kayıt da mümkün. Gel gör ki kameranın teknik ekibi bu çıkışı kullanıp RAW kaydetmek istemiyor. “Post Production işlemleri uzun sürüyor, kabusa dönüşüyor” gibi bir açıklama yapılıyor. Efendilik ettik single link ile 4:2:2 ye düşüp diske kaydettik.

Alet saniyede 2000 kareye çıkıyor. Peki görüntü nasıl? Teknik olarak berbat (yani yüzde 200 zoom yapıp bakarsanız) çok noisy (gürültülü), aşırı compressed gibi görünen (ama aslında compressed olmayan) bir görüntü çıkıyor ortaya. Ayrıca highlight bölgeler çok çirkin bir şekilde patlıyor (nedenini bilmiyorum).

Peki kamera iyi mi? Evet hem de çok iyi. Bu ne yaman çelişki derseniz saniyede 2000 kare çekmek gibi bir amacınız varsa bazı şeyleri görmezden geleceksiniz diyorum.

Sonra Alexa ile tekrar çalıştım. Daha önceki yazımda Alexa’yı beğenmedim demiştim zira greenscreen de alet gayet beceriksizdi. Şimdi daha normal bir işte denedim. Sonuç yine aynı: Alexa kötü bir kamera. Memleketteki hype öyle boyutlara varmış ki bunu söyleyeni dokuz köyden kovarlar ama ne yazık ki gerçek bu.

Neden kötü? Çünkü şu anda size gayet düşük bitrate sahibi 4:2:2 (40 fps den yukarı çıkarsanız) vasat bir Prores dosyası veriyor. Color correction da ciddi bir oynama alanı yok.

Gel gör ki yukarıda dediğim gibi bu kameraya hayran özellikle görüntü yönetmeni arkadaşlar. Ben nedenini anlayamıyorum ama herhalde üzerinde Arri yazması onları rahatlatıyor olmalı : )

Eh bu da geçerli bir nedendir diyelim ama hakkını da yemeyelim RAW kayıtçısını görünce tekrar bakmak gerek çünkü kamera aslında tek başına önemli bir şey değil.

Social Media

Visit Us On TwitterVisit Us On Youtube