Nisan ayında duyurulan yeni Hasselblad H6D 100c bugüne kadar kimsenin yapmadığı bir şeyi yapıyor: 54*40mm lik ve 100 Mpiksellik dev algılayıcısından 4K çözünürlüğünde 12 bit RAW video kaydına izin veriyor.
Bu örneğin Arri Alexa 65 adlı sadece kiralanabilen (çok sevdiğiniz İnarritu’nun son filminin çekildiği) kameranın sahip olduğundan daha büyük bir algılayıcı anlamına geliyor.
30 bin USD’lik gövde fiyatıyla bu kamera elbette çok küçük bir kesimin oyuncağı olabilir ama içindeki teknoloji bize kameraların gidişatı ile ilgili önemli şeyler söylüyor.
1 – Algılayıcı boyutları büyümeye devam edecek. En azından “High End” (Üst Uç) takılmak isteyenler bu yola gitmek zorunda kalacaklar.
2 – RAW Video en geç bir kaç yıl içinde sıradan bir özellik haline gelecek. Bu noktada medya hızlarının artması tabi etkili. Yavaş yavaş CF’in yerini alan CFast kartlar saniyede 510 MB hıza ulaşabiliyor. Eh bu durumda RAW videonun önünde pek bir engel kalmıyor.
Ben de son iki ayda Magic Lantern ile iki kısa filmi RAW olarak çektim. İlk çıktığı zaman korku yaratan RAW artık eskisi kadar korkutucu değil doğrusu.
Sektörde kimsenin RAW’dan hoşlanmadığını biliyorum hatta “Game of Thrones” gibi super prodüksiyonlar bile 4:4:4 Prores ile yetiniyorlar. Şuradan da görebileceğiniz gibi bir çok profesyonel Prores’in RAW kadar iyi olduğu konusunda iddialı.
Tabi Arri’nin Prores iyle Canon’un h264’ü kıyaslanmaz. Benim durumumda RAW çok daha manalı. İlmi bir karşılaştırma yapmadım ama gözle bile bakınca RAW açık ara iyi! Varsın fazla veri olsun. Sabit disk satin almaktan korkmaya gerek yok!
Fırsat bulursam yeni Hassel’i denemek istiyorum: Rolling Shutter sorununu çözebildilerse dünyanın en iyi kamerasını yapmış olabilirler!
fiyatı biraz korkutmuş olacal ki yazınızda inarritu kelimesi geçmesine rağmen yorum almamış. Amores perros gbi bir film çektikten sonra hollywood yapımcılarına bu kadar çabuk teslim olup, yetenek fukarası baby face leonardo ile çalışmayı kabul etmesi nasıl bir kariyer planlaması içinde oldugunun ilanı olduğu için fanboylarının çokluğunu da normal görmek gerek. neyse konumuza dönelim.bu kameranın sinema sektörü için önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. her ne kadar rolling Shutter sorununu tam olarak çözemediler gibi görünse ve 4k raw çekilen videoları işleyebilecek, depolayabilecek donanımların fiyatlarının yüksekliği şu an için kullanımının önünde ciddi engeler olarak dursa da önünüzdeki yıllarda bir endustiri standartı halini alacaktır.
bir de bu raw düşmanlığını hiç anlayamıyorum. olayın fotograf tarafında büyük bir çoğunluk tarafından oldukça yanlış anlaşılmış bir konu. bir kısmı 15-20 mb hesabı yapıp çok yer tutğu için kullanmıyor, bir kısmı da nasılsa raw çekiyorum deyip senelerce fotograf çekip kelvin nedir duymamış oluyor. ikisi de çok saçma. sinema sektorunde hoşlanılmamasının buyuk boyutları dışında bir sebebi var mı?
Game of Thrones gibi yapımların raw kullanmaması bir dereceye kadar anlaşılabilir. tekrar kurgulmak veya çektikleri ham görüntüleri ilerde farklı alanlarda kullanmak gibi bir niyetleri olmadığından raw çekmek onlar için fazladan maliyet demek. 4:4:4 Prores’in raw kadar “iyi” olduğu iddiası buyuk bir saçmalık bence. yeterli olabilir ama “iyi” bu gibi bir konuda kullanılabilecek bir tanımlama değil. son ürüne bakıldıgında tatmin edici, planlandığı ve istendiği gibi bir görüntü vermesi raw dosyalarında daha fazla veri olduğu gerçeğini değiştirmediğine göre profesyonellerin böylesi teknik bir konudaki muallak ifadeleri pek de önemli değil.
bu kameranın hedef kitlesinin sinema sektorunden çok reklam fotoğrafçılığında red ile video çekip içinden frame alarak işleme yolu ile çalışan fotoğrafçılar. reklam fotoğrafçılıgında bu giderek artan bir trend ve hassel de doğal olarak zaten bu alanın en güçlüsü olarak işi baştan sıkı tutmak istiyor. videographerler ve sinema sektorü de bundan elbet yararlanacaktır ama şu an için durum bu gibi.
son olarak merak ettiğim bir konu var. sinema sektoru cok uzun yıllardır 35mm ile çalışıyor ve izlediğimiz her şey (neredeyse) bu standartta çekilmiş. izleyicinin bu konuda oturmuş bir algısı var. ff olmayan dslr lar da görece yakın crop faktorler kullanıyor. dolayısı ile izleyici yabancılık çekmiyor. 16mm ve 35mm arasında bile izleyici için olayın teknik kısmı ile ilgilenmiyor olsa bile ciddi bir algısal fark var. kaldı ki 35mm ile orta format algılayıcılar arasındaki fark 35mm ile 16mm arasındaki farktan hayli fazla olacaktır. bu büyük fark belli bir süre izleyicinin orta formata direnmesine sebep verir mi sizce? veya bu etki yuzunden orta format sadece belgesel, spor gibi alanlarda kısıtlı mı kalır. sinema yoluna 35mm ile mi devam eder? arri alexa 65 de daha çok ya bol cgi lı işlerde kullanıdı sanırım. ya da The Revenant gibi doğa sahnelerinin bolca kullanıldığı yapımlarda ve fantastik filmlerde. orta formatın cafcaflı olmayan, doga sahneleri içermeyen bir dramda kullanılması seyircinin oturmuş algılarına olan tezatlığından mı yoksa sadece maddi olarak açıklabşilir miyiz?
siteniz çok güzel. türkçe kaynak o kadar az ki ik gördüğümde türkçe olduğu için neredeyse açmayacaktım. bir yazınızda da arkadaşlarınızın teknikle, donanımla fazla ilgilendiğinizi soylediklerinizi yazmıştınız, bu kısmı oraya yazacaktım da şu an bulamadım. bence gayet kararında olmuş. teknoloji ile bu kadar iç içe bir alanda aksi düşünülemez bile.