TEDxIstanbul’a Çıkmak

Geçen ay TEDX İstanbul’a çıktım.

İlk teklif edildiğinde “Aman ne çıkacağım?” deyip reddetmeyi düşünüyordum. Sonra ekiple konuşunca (özellikle Gülse ve Özge) biraz düşüneyim dedim. Tema “Yeni Başlangıçlar” dı.

TED konuşmalarına ilk yıllarda hayrandım fakat sonradan format biraz bozulmuştu bence. Özellikle Türkiye TEDX konuşmaları genel olarak “Ben harikayım, isterseniz siz de harika olabilirsiniz. Bu arada size ne kadar harika olduğumu söylemiş miydim?” şeklinde ilerliyordu.

Oysa TED’in ilkesi “self promotion” (kendini pazarlama) değil.Tabi ki oraya çıkmak sonuç olarak bir şekilde sözü dinlemeye değebilecek biri olduğunuzu gösterir ama birincil amaç PR değildir ve olmamalıdır. TED bir motivasyonel konuşma yeri hiç değildir. TED’in amacı “konuşma platformu bulamayan veya az bulan” buna karşılık söyleyecek yeni bir sözü olan, çoğu durumda özel bir konuda uzmanlaşmış veya çok özel bir deneyim yaşamış kişilerin bu deneyim ve bilgilerini toplumla paylaştığı bir ortam olmaktır.

Bu arada belki merak edenler vardır: TED konuşmacıları para almazlar ve vermezler. Yani para vererek TED’e çıkamıyorsunuz (Neyse ki!)

Ne anlatsam ki ben diye düşünürken aklıma TED tipi organizasyonlarda beni sinir eden ve klişeleşmiş birkaç noktaya takıldı. Birincisi bu tür konuşmalarda bir kendini beğenmişlik oluyor. Üstten bakarak insanlara şöyle olun böyle olun demek bana göre çok itici bir şey. İkincisi “Hayallerinizi takip edin” gibi vasat bir şey söylemek için oraya çıkmanın hiçbir anlamı yok. Yeni bir şey söylemek gerekiyordu.

Böylece Anti-TED bir konuşma yapmaya karar verdim. Ekiple bunu paylaştım ve doğrusu hiçbir sansüre uğramadım.

Salonun tepkisi ekibinki kadar sıcak değildi ama olay bu kadarla kalmadı : ) Diğer konuşmacılardan bazılarının pek söyleyecek sözleri yoktu anladığım kadarıyla ve kolay hedef olarak beni gördüler.

Şirin Payzın “İşten kovulunca yeni bir başlangıç yaptım ve Erzurum’a gittim. İnanir misiniz çok güzel bir yer. Tekrar gideceğim. Ben Fransızca biliyorum bu arada…” konseptli konuşmasında bana da iki kere yer verdi. Tam ne dediğini anlamadım ama pek dostça değildi!

Hele Murat Karahan’ın konuşması benim söylediğim her şeyin bir tür sağlamasıydı: “Hayallerinizin peşinden koşun kötümserleri dinlemeyin” dedi! Salon bir ara Murat Bey’in emriyle dans etmeye başladı. Tabi bütün bu curcuna sonunda en büyük alkışı alan Murat Bey “Gördüğünüz gibi ben sanatçı olduğum için en büyük alkışı ben aldım” dedi : )

Bugüne kadar hiçbir TED konuşmasında bir başka TED konuşmasına referans verildiğini görmedim. Bu da bir ilk oldu.

Her neyse dün benim konuşmanın videosu Youtube ortamına kondu ve buradaki tepkiler salonun tam tersi! Bu da sevindirici (benim açımdan) Yukarıdan izlenebilir.

2500 kişinin önünde konuşmak zaten kolay değil. Hele de sahneye ilk çıkan olunca ve salonun sizi pek onaylamadığını hissettiğinizde daha da zor oluyor : )

13 Responses to “TEDxIstanbul’a Çıkmak”


  • Görkem Çolak dedi ki:

    konuşmanız boyunca söylediğiniz her kelimeye katılmakla birlikte seyrettiğim en ‘başarılı’ konuşmalardan biri olduğunu düşünüyorum hocam. buradaki başarı, kast ettiğinizi/amaçladığınızı karşı tarafa geçirebilmenizle ilgili, bunun için de ilk başta bir ‘amaç’ gerekli ve günümüz şartlarında bir amacı olması bile konuşmanızı nicesinden ayrı kılıyor. büyük hayalleri olan ve bu hayalleri takip etmem gerektiğini vurgulayan zırvalardan fazlasını arayan biri olarak yirmi dakikada çok şey öğrendim. hem öteki kanaat önderlerinin (!) size saldırması da anlattıklarınızın etkili olduğunun göstergesi bana sorarsanız. belki klişe olacak ama doğruların kaderi biraz da yalnızlık, eğer klişeyse bile onlarınkilerle aynı safta olmadığı kesin. ağzınıza sağlık, ‘severek takip ediyoruz’, var olun:)

  • Berfin Dağ dedi ki:

    Öncelikle oraya çıkıp konuştuğunuz için teşekkür ederim, neden derseniz, konuşmanızdaki birkaç nokta ufkumu genişletti ve beni düşündürdü. Tek eleştirim, konuşmanızın dağınık olması ile ilgili olabilir. YouTube kanalınızda çok daha güzel konuşuyorsunuz bence. Son cümlenizde söz ettiğiniz zorluğun da bir etkisi olabilir. Dağınık ve karışık olsa da ana noktayı kaybetmemeniz bunu bize de hissettirdi. Tekrar teşekkür ederim, farklı ve yerinde bir konuşmaydı.

  • Müge Gülen dedi ki:

    Ted konuşmalarını uzun süredir takip etmiyorum. Özellikle kalburüstü tabirle “piyasa” insanları çıkarmaya başladığından beri yoğurdun kaymağı gibi yüzeysel konuşmalar bilinçlendirmeyen mesajlar içermeye başladı.
    Hocam çok tepki gelmemesinin sebebini kendimce yorumlamaya çalışayım. Bir hap olsun nesili var karşısınızda, benim de içine dahil olduğum bir nesil bu. Bir hap verin, ben burada yatayım ama ne bileyim astronot olma hayalim önüme düşsün. Evrene mesajım astronot olmak, evren beni bulsun ve yapayım. Olduğum yerden.
    Bu düşünce, bu zaman diliminde trend olan işlerden de anlaşılıyor. İnsanlar bir yetenek yarışmasına çıkıyor ama maalesef rakibi köpek olan bir yarışma; bunu normal bir insanın kabul etmesini anlayamazken, televizyon ekranında bir insanla bir köpeğin karşılıklı oy almasını seyrediyorsunuz. Sebep ne, para kazanmak. Hem de oldukça hızlı bir biçimde kazanmak. Neden; çünkü normal bir kazanç ile o miktarı elde edemez, etmesine imkan veren işler için olduğu yerden çalışmaya başlasa çok fazla zaman eder. Hayat kısa, bir an evvel havuzlu villasına gitmeli, o arabayı almalı. Yıllarca yazarlar dediler ki ilham perisi. “Bir defol allah aşkına” demedi kimse. Her gün pratiğini yapmadığın bir iş; bir günde bitiyorsa affedersin ama o günlüktür, bir yazı değildir. Ama yetmedi, kalktılar; o gün burayı gezdim dehşet iyi diyen bloggerları yazar yaptılar. Aileler de sandılar ki çocuklarım kitap okuyor. Aslında çocuklar o yazarlara da özendiler. Kendi arkadaşlarım gözlerimin önünde kayboldular.
    Çizgi roman evreninde iki farklı büyük şirketi, anası babasından çok sayan arkadaşlarım birbirlerine girdiler. Her tüketim ürününü kendi yansımaları bildiler.
    Tüketim ürünlerinin seçilip önümüze geldiği, ve bu seçilmiş ürünlerden birini tercih ederken “kendi özgür düşüncesiyle aldığını” iddia eden bir grubuz. Özgür olduğunu düşünen, kandırılmış ve biraz da tembel bir topluluk olduk. Asla tatmin olmayan bir dünyaya geldik. Hata yapılmaktan korkar olduk, çünkü hata yapanlar ile ilgili çok sert çok üst perde yorumlar getirdik. Hayalimiz sandıklarımız, hedeflerimiz diye düşündüklerimiz kendi yeterliliğimizle ilgili değil. Birileri gibi olma telaşı.
    Denir ya her parmak izi farklıdır, biz biricikliğimizi de unuttuk.
    Şimdi bu gün oraya gelenler, sizin konuşmanızı dinleyenler; o idealleri sandıkları yerlere gelenlerin düşün yaparsın “dans et istediğin hemen olmaz ama ter atarsın” yalanlarına inanmak istiyorlar. Siz onlara “hayal kurup yatmayın, hayal varsa oturun çalışın” dediğiniz için garipsemiş olabilirler. Derdinizin orada neden böyle oldu demek olmadığını biliyorum, anlattıklarınızın karşınızdakinin anladığı kadar olduğunu biliyorsunuz. Savunmak, açıklamak değil derdim.
    Sadece bu bilince bu kadar net varmış olmanız, bana şunu sorma isteği doğuruyor; bu kadar yanlış fikre sahip birini değiştirmeden durmanız kayıtsızlık mı, yoksa artık saldım tavrı mı? Benim bu evreye gelmeme ne kadar var?

  • Dinçer Töre dedi ki:

    TED konuşmalarında beni en sinir eden şeyin kendini beğenmişlik olduğunu söyleyen birinin kibirinden geçilmemesi paradoksu… ??¤¦??»â?â??️

  • Mustafa Preşeva dedi ki:

    Harika text. Çok iyi incelemesi.

  • Mustafa E dedi ki:

    bırak gariplerim başarılı olduk biz diye EGOâ??larına EGO katsınlar 🙂

  • mustafa kaya dedi ki:

    bağlamsız kaldığımda, kubrick’ten alıntıladığınız sözü hatırlayacağım.
    karasız kaldığımda da, kötümseleri sevmemiz gerektiğini.
    teşekkürler.

  • […] arada İlker Canıkligil’in kendi sayfasında Tedx anısına dair anlattıkları ve diğer konuşmacıların veya salonun nahoş tepkileri de ilginçmiş, videodan salonun […]

  • ilkerc dedi ki:

    Dincer Tore; rahatsizliginiza psikolojide yansıtma deniyor. Dilerseniz iyi bir terapist onerebilirim.

  • murat dedi ki:

    bu ted konusmalari beyaz yakalilar is yerinde motive bir sekilde somurulsun diye uydurulmuş birsey… ama ilker hocam bilgece bir ayar vermiş gerçekten.

  • sidiklikedi dedi ki:

    Ben de oldum olası nefret etmişimdir motivasyon konuşmalarından, kitaplarından vs. Gaza gelerek bir şeyler yapmak çoğu zaman hüsranla sonuçlanıyor çünkü, tecrübemle sabit. Ancak oturup yapacağın işi artısıyla eksisiyle değerlendirince (hele ki başka bir gözden gelen tavsiyelerle vizyonunuz genişliyor) ilk engelde takılıp düşmüyorsun ya da hevesin kaçmıyor. Nadiren beğendiğim TEDX konuşmalarından oldu, tebrik ediyorum. Devamını da diliyorum, yaşasın gerçekçilik!
    PS: Bu arada nereden yazacağımı bilemedim ama Vimeo’dan kısa filmlerinize ulaştım ancak bir türlü “Kedi Gözü” filminizi izleyemedim. Sorry diyor sayfayı bulamıyor 🙁

  • Neutrino dedi ki:

    Ah teyit önyargısı ah

  • schizophrenia dedi ki:

    yaşasın kötümserlik!, benim gibi düşünüyor olman ya da başka bir ifadeyle senin gibi düşünüyor olmak hoşuma gitti. yalnız olmadığımı görmek güzeldi.
    tebrikler, iyi konuşmaydı.

Leave a Reply

Social Media

Visit Us On TwitterVisit Us On Youtube